KitabYurdu » Kitab » David Perlmutter - Tahıl Beyin


Şeçilmişlər David Perlmutter - Tahıl Beyin

ADI:
Tahıl Beyin
REYTİNQ:
  • +12
MÜƏLLİF:
JANR:
DİL:
FORMAT:
ÇAP İLİ:
2016
ÖLÇÜSÜ:
606 Kb
Bilgeliğin ana ilkesi bozulmuş düzeni onarmak değil, var olan düzeni korumaktır. Bir hastalığı ortaya çıktıktan sonra iyileştirmeye çalışmak, susadıktan sonra su kuyusu kazmak ya da savaş başladıktan sonra silah üretimine başlamak gibidir.
— NEI JING, MÖ 2. YY.
Eğer büyükanne ve büyükbabalarınıza ya da onların anne ve babalarına eskiden insanların neden öldüğünü sorabilseydiniz "yaşlılıktan" cevabını alır veya kötü bir mikrop kaparak verem, kolera ya da dizanteri yüzünden erken yaşta ölen birinin hikâyesini dinlerdiniz. Kimse size şeker hastalığından, kanserden, kalp hastalıklarından ya da bunamadan bahsetmezdi. Yirminci yüzyılın ortalarından beri ölüm raporlarına “yaşlılık” yerine belli bir hastalık ismi yazma eğilimi içerisindeyiz. Bu hastalıklar da belirtileri ve komplikasyonları genellikle yıllar içinde gelişip artarak kronik ve dejeneratif bozukluklara dönüşen hastalıklardır. Bu nedenle seksen ya da doksan yaşındaki bir hastanın ölümü tek bir nedene bağlı değildir. Bakımsız kalan eski bir evi düşünün; malzemeleri eskir ve paslanır, su ve elektrik tesisatı çöker, duvarlarında çıplak gözle görülemeyecek ince çatlaklar oluşur. Ev eskimeye devam ederken siz de gereken yerlerini tamir ettirirsiniz. Ancak ev, onu temelleriyle birlikte yıktırıp yeniden inşa ettirmediğiniz sürece hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktır. Her tamir ya da bakım işlemi size biraz daha zaman kazandırır ama tamamen değişmesi ya da yeniden inşa edilmesi gereken bölümler aslında evin her yerindedir. Hayattaki her şey gibi insan bedeni de eskir. Yıpratıcı bir hastalık ortaya çıkar ve vücut iflas edene kadar sinsice ilerleyerek onu yavaş yavaş tahrip eder.
Bu, aralarında Alzheimer’ın da bulunduğu beyin hastalıkları için de geçerlidir. Alzheimer, manşetlerden hiç düşmeyen modern bir canavardır. Kurbanlarının düşünme, mantık yürütme ve hatırlama yetilerini elinden alan Alzheimer ve diğer farklı bunama türleri, yarattıkları korkuyla diğer tüm hastalıkları gölgede bırakıyor. Araştırmalar bu korkunun derinliğini kanıtlamaktadır. 2011 yılında MetLife Derneği adına Harris Interactive tarafından yapılan bir araştırma, insanların yüzde otuz birinin bunamadan, ölüm ya da kanserden korktuklarından çok daha fazla korktuklarını ortaya koymuştur.1 Üstelik bu sadece yaşlılarda görülen bir korku da değil.
Aralarında Alzheimer’ın da bulunduğu dejeneratif beyin hastalıkları konusunda ağızdan ağıza dolaşan birçok şehir efsanesi var: "Bu hastalıklar genetik” ya da "yaşlanınca başa gelmesi kaçınılmaz” veya "seksen yaşını geçen herkeste görülebilir” gibi...
Durun bir dakika...
Ben, beyninizin kaderinin genlerinizin elinde olmadığını kanıtlamak için buradayım. Ve eğer kronik baş ağrıları, depresyon, epilepsi (sara hastalığı) ya da şiddetli duygu dalgalanmaları gibi beyinle ilgili farklı bir sorundan muzdaripseniz bunun da suçlusu DNA’nız değil.