‘Söz ola kese başı, söz ola bitire savaşı…’ demiş eskiler, sözün kudretine ya da yaratabileceği tehlikelere dikkat çekmek için. Tarihin uzak ve yakın koridorlarında yankılanan önemli konuşmalara kulak verdiğinizde, kimi sözlerin estirdiği fırtınayla rejimleri değiştirip, saltanatları yıktığına; kimilerininse kitleleri önüne katıp radikal değişikliklere kapı açtığına şahit oluyoruz. Küçük bir kelimenin çıkardığı kıvılcımla dünyalar tutuşuyor adeta. Elinizdeki bu mütevazı ve sınırlı çalışmada, bazı istisnalar olmakla birlikte, tarihin, özellikle de yakın tarihin çığır açan olayları öncesinde yapılan önemli konuşmaları, yapıldıkları dönemin atmosferini yansıtan notlar eşliğinde okuyacaksınız.
Hitler’in soluğunda dünyayı kasıp kavurmaya niyetli bir liderin ihtirasına, Lenin’in söylevinde sınıfsız bir dünya için belli bir sınıfı ayaklanmaya çağıran bir önderin ateşine, ırklararası eşitliğe kendisini adayan Martin Luther’in insanı titreten hitabında adalete olan inancını haykıran bir liderin –etkileyici– çığlıklarına şahit olacaksınız.
Başkan Kennedy’nin felsefî içeriği yüksek bir konuşmayla tüm bir ulusu uzay çalışmalarına destek vermeye nasıl çağırdığını okuyacak, Amerika’yı süper güç yapan uzay ve havacılık teknolojisinin temelinde bu çağrının yattığını göreceksiniz. Ve İran eski Devlet Başkanlarından Ayetullah Humeyni, Rusya eski Devlet Başkanlarından Boris Yeltsin ve Güney Afrika eski Devlet Başkanlarından Nelson Mandela gibi nice şahsiyetin ağızlarından çıkan cümlelerle tarihimize nasıl şekil verildiğine tanık olacak, 11 Eylül saldırılarının ardından başlayan ve halen tüm şiddetiyle yaşadığımız ‘terör çağının’ felsefî temellerini oluşturan ‘konuşmaların’ ruhunu kavrayacaksınız.
Son bir not; dinlerin, özellikle de İbrahimî dinlerin dünya tarihine görmezden gelinemeyecek kadar etkide bulunduğu hepimizin malumu. Fakat bu etkiler, üç beş kitap sayfasına sığacak satırlara değil, uzun dönemli süreç analizlerine konu olabilir ancak. Peygamberlerin, vahye mahzar olmaktan kaynaklanan vazifelerini bir ömür boyu yerine getirdikleri düşüncesinden hareketle, onların sözlerinden sadece birkaç satırlık pasajlar almanın ilahî mesajı temsil etme bakımdan eksik kalmaya mahkum olduğuna karar verdik. Ve her ne kadar dünya tarihine silinmez izler bırakmış olsalar da peygamber sözlerini bu çalışmada kategori dışı tuttuk.
Son olarak, elinizdeki kitabın hazırlanmasında aktif katkılarını benden esirgemeyen Boğaziçi Üniversitesi Tarih Bölümü’nden Kamuran Göngör’e, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Merve Özer’e, Malatya İnönü Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Göknur Göğebakan’a, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nden Araştırma Görevlisi Yahya Başkan’a, Timaş Yayınlarından Neval Akbıyık’a ve California Berkeley Üniversitesi tarih profesörlerinden Margaret Lavinia Anderson’a teşekkür etmeyi bir borç bilirim.
Sözün gücüne inananlara… Kulaklarınızı dört açın. Duyduklarınız, göreceklerinizdir!