1 Şubat'ta yazmaya başlayıp çok kısa bir süre içinde mayıs ayında tamamladığı "Werther" romanının dış çatısı bu yaşantılardan oluştu. Ama yaratılan yapıtla yaşantılar arasında daha başka bir bağlantı kurmak olası değil. Zira, ortaya gerçekten baştan sona en sağlam biçimde tasarlanmış bir kurguyla bir yazın yapıtı çıkmıştır.
Kurguyu oluşturan "Werther"deki mektuplar, Goethe'nin 1772 yılında gerçekten yazdığı mektuplarla karşılaştırıldığı zaman, yaşamla yazınsal kurgu arasındaki ayrım ve sanatlaşma süreci görülür.
"Genç Werther'in Acıları" romanıyla Goethe, dünya edebiyatının en etkili, en ünlü yapıtlarından birini henüz yirmi beş yaşındayken verdi. Etkisi, böylesine doğrudan olan az sayıda yapıt vardır dünya edebiyatında. Romanı okuyan bazı kişiler, roman kahramanı Werther'in etkisi altında kalarak yalnızca Almanya'da değil, romanın çevrildiği başka ülkelerde de intihar etmişler ya da intihara kalkışmışlardır.
Ama romanın okur üzerindeki büyük etkisi, konusuyla olaylar dizisinden ziyade, Goethe'nin dilinden kaynaklanmaktadır. Bir yandan ev, aile, arkadaşlık ilişkileri, köylü, hizmetçi gibi insanların günlük yaşamları günlük bir dille anlatılırken, bir yandan Werther'in tutulduğu aşk hummaları, coşku ve heyecanları, öfke ve sıkıntıları, duygu ve düşünce dorukları, müthiş bir söyleyiş ve anlatış tırmanışına geçiyor. Zaman zaman bu tırmanışın sonu gelmiyor; dil ve anlatım duygulara, coşkulara, umut ve düş kırıklıklarına, öfke ve kızgınlıklara aynı hızla ayak uyduramıyor; tümce tıkanıyor, kopuyor, ama okuru kendi sezgi ve imgelem gücüyle, algılamasıyla tümcenin kesildiği yerden öteye anlamı ulatmaya götürüyor. Goethe'nin dil ve anlatım zenginliğinin yanı sıra, anlatım öğeleriyle dokuma ve kurgulamayı da dahiyane bir ustalıkla başardığını görüyoruz bu gençlik romanında.
"Werther" romanını Alman Aydınlanması'nın bir ürünü olarak değerlendiren Georg Lukacs, bu romanın yayımlanır yayımlanmaz dünya çapında ünlenmesiyle Alman Aydınlanması'nın Avrupa'da öne çıktığını belirtiyor. Aydınlanmanın özü akılcılık, akılcılık ise birey olmakla olası. Lukacs, "Aydınlanmada aklın özü nedir?" sorusuna şöyle karşılık veriyor: "Aklın özü 'açıkça dinin, ilahiyatın bulaştığı felsefenin, feodal mutlakiyet kurumlarının, feodal-dinsel erdem koşullarının vb. ödünsüz eleştirisinde' yatmaktadır."
Aydınlanmanın neden ve sonuçları arasında burjuva devriminin kesinlikle yer aldığını saptayan Lukacs, genç Goethe'nin, Schiller'in anlayışına göre de devrimci olmadığını, ama "geniş bir tarihsel anlamda, burjuva devriminin temel sorunlarıyla içsel bağıntısı anlamında, genç Goethe'nin yapıtlarının, Avrupa Aydınlanma Hareketi'nin, Büyük Fransız Devrimi'nin ideolojik hazırlığının doruklarından biri" olduğunu söylüyor.
Goethe'nin temel bir ilkesi var. İnsanın sözle ya da eylemle ya da başka bir yoldan ortaya çıkardığı her şey, onun bütün güçlerinin birleşiminden kaynaklanmalıdır; her tekillik sakattır, diyor. Lukacs, "Werther"in yazınsal ana içeriğinin bu ilkenin gerçekleştirilmesi, bunun gerçekleştirilmesinin karşısındaki iç ve dış engellerle savaş olduğunu belirterek, estetik açıdan bu savaşın kurallara karşı verildiğini saptıyor. Aydınlanmaya göre de, kurallar insanlar için yapılır, yoksa insanı kurallara köle etmek için değil. Yasalar da öyle.
Lukacs'a göre, "Werther"deki erdem sorunları hep bu savaşın çerçevesinde işlenmektedir. Goethe, yaşlılık yıllarında, intihar hakkını da, kurallara ve dogmalara başkaldırı, devrimsel tavır olarak niteler. Lukacs da Goethe'nin bu açıklamasına gönderme yaparak, bu hakkı istemenin Montesquieu'ye dayandırılmasını, "Werther" ile aydınlanma bağıntısı açısından çok ilginç olarak değerlendiriyor. Kurallarla ve dogmalarla insan için savaşım, hümanist ideallerin gerçekleştirilmesi açısından, genç Goethe'de halkçılık eğilimiyle iç içedir, diyen Lukacs, "Werther" üzerine şu saptamayı yapıyor:
"Bütün "Werther", burjuva devriminin hazırlık sürecindeki yeni insana, burjuva toplumunun gelişmesinin ortaya çıkardığı insanlaşmaya, her yönde edim için insanın uyanışına inandır - ve aynı zamanda trajik olarak batmaya yargılı. Bu yeni insanın canlandırılması sürekli olarak sınıflı toplumla ve darkafalılıkla dramatik bir çatışma içinde oluşur."
Lukacs, "Werther"in dünya yazınındaki yerini belirlerken, bunu geçici, aşırı, abartılı bir duygusallık olarak değerlendirmenin yanlış bir kısıtlama olacağını vurgular, gelenekçi eleştirmenleri eleştirir aynı zamanda. Lukacs için "Werther" çok daha önemli bir yere sahip:
"Werther"deki halkçı-hümanist başkaldırı, Fransız Devrimi'nin hazırlık sürecinde burjuva ideolojisinin en devrimci anlatımlarından biridir. "Werther"de, genç Goethe'nin her yönden gelişmiş, özgür insan için, "Götz" ve "Prometheus" fragmanıyla "Faust"un ilk tasarımlarında vb.de dile gelen çabalarının bireşmesidir."