Yeni Bir Bilimin Ortaya Çıkışı
İkinci Irak işgalinin ilk günlerinde, bir grup Amerikalı asker kasabanın baş imamıyla temas kurmak üzere yerel bir camiye doğru yola koyuldu. Amaçları, yardım malzemesinin dağıtımı için ondan destek istemekti. Ne var ki, askerlerin dini liderlerini tutuklamak ya da camiyi yıkmak için geldiğinden korkan bir kalabalıkla karşılaştılar.
Ellerini sallayarak bağıran yüzlerce dindar Müslüman, askerlerin etrafını sarıp tepeden tırnağa silahlı birliğin üzerine yürüdü. Birlik komutanı yarbay Christopher Hughes, hızla düşündü.
Bir megafon alıp, askerlerine “diz çök!” diye bağırdı.
Ardından tüfeklerini yere doğrultmalarını emretti.
Sonraki emri şu oldu: “Gülümse!”
Bunun üzerine, kalabalığın tavrı değişiverdi. Birkaç kişi hâlâ bağırıyor, ama çoğu artık askerler gibi gülümsüyordu. Hughes birliğine gülümsemelerini bozmadan yavaşça geri çekilmelerini emrederken, birkaçı dostça askerlerin sırtını sıvazladı1.
1 Camideki askerlerle ilgili haber, 4 Nisan 2003’te National Public Radio’nun All Things Considered adlı programında yayınlanmıştır.
Bu kıvrak zekâlı manevra, baş döndürücü bir hızla yapılan bir dizi sosyal hesaplamanın sonucuydu. Hughes, topluluktaki düşmanca hislerin derecesini okumak ve onları neyin yatıştıracağını sezmek zorundaydı. Adamlarının disiplinine ve kendisine duydukları güvene dayanmaktan başka çaresi yoktu. Dil ve kültür duvarını delebilecek en doğru tavır üstüne kumar oynamak durumundaydı. Bütün bunlar o anlık kararlara yol açan şeylerdi.
İnsanların duygularını okuma becerisiyle birleşen bu sağlam disiplinli etkililik, seçkin polis memurlarının (ve kuşkusuz, huzursuz sivillerle karşı karşıya kalan subayların da) ayırıcı bir özelliğidir.2 Askeri harekâtın kendisi hakkında ne düşünürsek düşünelim, bu olay insan beyninin kaotik, gergin bir karşılaşma sırasında bile sosyal bakımdan ne kadar zekice davranabildiğini vurgulamaktadır.
2 Gereken askeri kuvvet konusunda, bkz örneğin, polis memurluğu yeterlik modelleri, MOSAIC Competencies: Professional & Administrative Occupations (U.S. Office of Personnel Management, 1996); Elizabeth Brondolo ve bşk. “Correlates of Risk for Conflict Among New York City Traffic Agents”, yay. haz. Gary VandenBos ve Elizabeth Bulatao, Violence on the Job içinde (Washington, D.C.: American Psychological Association Press, 1996).
Hughes’u o zor durumdan kurtaran şey de, tehlikeli olabilecek bir yabancıyla karşılaştığımızda hemen kaçmaya ya da dövüşmeye karar vermemizi sağlayan sinir devreleriydi. İnsanlık tarihi boyunca sayısız insanı kurtarmış olan bu sinirsel radar, günümüzde de hayati bir önem taşımaktadır.