Can Yücel'in Rengâhenk"te topladığı şiirleri okurken bir dizenin altını çizimişim: "Gün aydındır gece de gece."
Kimi şiirler şairlerin "şiir" üzerine düşüncelerini ele veriıier.Bunlar bence gerek konuşmalarda, gerek düzyazılarda dile getirilenlerden daha geçerli. Hem şiir olması, hem şiir üzerine kimi ipuçları vermesi bakımından ayrıca daha da önemli.
Şimdi yukarıdaki dizenin geçtiği şiire bakalım.
Can Yücel'in diliyle söylersek şöyle:
"İstanbul Liseli Gençler Sordu / Şiirde Üslűp Nedir Diye?"
Sorunun yanıtını Can Yücel şöyle veriyor:
"Bende dedim ki bazıları
Ayçiçeği diyorlar günebakana
Bazıları da günebakan diyor ayçiçeğine
Ben günebakanı yeğliyorum
Belki de güne yöneldiğim için yine"
Burada da iki sözcüğün altını çizebiliriz: "Güne yönelmek".
İşte Can Yücel'in şiiri için bir anahtar.
Güne yönelmek, aydınlığın kapılarını aralamak, başka nasü açıklanabilir Can Yücel'in şiiri?
Yine "Rengâhenk"teki "Veto ile Toto" adıl şiirinde aynı anlamda söylediği de bu değil mi?
"Yazdığı bir şiir, bir yazı
İşi mi ne?
Silmek elbet karayazıyı"
Evet, "karayazı"ya karşı "ışığın yüzünü" aydınlatan şiirler...
Oysa aynı Can Yücel "Rengâhenk" çıktıktan iki yıl sonra, 1985'te Enver Ercan'ın "Şiir nedir? Niçin şiir yazıyorsunuz" sorusuna yüzünü ışığa kapar gibi yaparak şu yanıtı veriyordu:
"Şiir bir umutsuzluktur. Elbette bir umutsuzluktur. Niçin mi? Umutsuz olmayan adamlar şiir yazamaz.
Umutsuz olmayan adamlar resim yapamaz, mimar olamaz. Yaratıcı olamaz. Bu dediğim elbet yaşadığımız bu dünya İçin bir söz. Çünkü kâğıt bir umutsuzluktur. Boş bir kâğıt... Tuğlalar, biriketler, çimontaiar hepsi umutsuzluktur. Demirler bile umutsuzluktur.** (Düşün Dergisi, Aralık 1985).
Ama hepsi bu değil. Bundan sonrası önemli. Can Yücel birden yüzünü ışığın yüzüne çeviriyor:
"Onların İçinden bir umudu bulmaktır şiir. Onu bulmak için yazıyorum ben de... Birdenbire, bütün bu dünyada, deli olan bu dünyada tek akıllılığı, uslanmayan akıllılığı anlatmaktır şiir. Ben haberciyim, deprem habercisiyim."
Çünkü deprem geldiğinde İstanbul yakılıp yıkılsa da bir "umut" kalacak ayakta.
Bu umudun bir yüzü martılarsa, öteki yüzü serçeler Can Yücel'in şiirinde. Bir yanı bağbozumu, bir yanı
yaprak dökümü... Önü değişim, arkası yakın tarih...
Sağ yanı renk, solu ahenk.
Hayır, sağ yakışmıyor onun şiirine.
Ne diyordu "Halime Tercümandım" başlıklı şiirinde: "Dipdiri o sol yanım."
"Rengâhenk"in Can Yücel'ce Türkçesi de bu olsa gerek...