Ahmet Rasim'in kaleminden çıkmış olan Osmanlı Tarihi, bizde tarih eğitiminin salt bir kopyacılıktan ibaret olduğu düşüncesine karşı hareket ederek hazırlanmış olan bir eserdir.
Her Türk kendi tarihini bilmekle mükelleftir. Ruslar tarihlerini yazdıktan sonra milliyetlerini ispat edebildiler. Bu hakikat meydanda bulundukça tarihi eserlere vereceğimiz önemin ne kadar büyük olması gerekeceğini onaylamamak mümkün değildir. Bugün her bildiğimiz güçlü ve medeni milletler, tarihine sahip olan milletlerdir. Tarihi toplanmamış, bilim ve teknoloji ile ilgilenmemiş milletler henüz siyasi ve medeni terbiyesini tamamlamamış olanlardır.
"Tarihini bilmeyen millet yıkılır", diyor Ahmed Rasim kitaba yazdığı önsözünde.
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.
Tarihine ve vatanına sahip çıkan bir nesillerin eksik olmaması dileğiyle…
İkinci olarak, mekteplerimizde "Tarih-i İslam" dersini açıklamak fikrini ileriye sürerek, bazı taraflardan tasvip edilmek dolayısıyla "Küçük Tarih-i İslam" adlı bir kitap daha yayımladım. Bu son bir teşebbüstü. Çünkü ondan sonra müstebit hükümetin nazarı dikkat ve merakım tarih üzerine oldukça dehşetle dikilip kaldı. Şu kadar var ki yirmi beş yılda böyle yakın bir zaman zarfında Osmanlı ve Tarih-i İslami olmak üzere çeşitli neşriyat meydana geldi. Derslerde kullanılmak üzere çeşitli sayıda tarihler yapıldı. Üstelik Hükümet, tarihi bizden uzaklaştırdı biz de, ona yaklaşmak arzusu çoğaldı. Gizli gizli tetkiklerde bulunmaya Tarih-i Osmaniye ait Türkçe ve Fransızca eserleri okumağa devam eyledim. İkdam, Sabah, Tercüman-ı Hakikat, nüshalarıyla bazı mecarnı mevkutede sansür'ün izin verdiği, yarı tarih yarı sosyal makaleler o zamanın tarihi hakkındaki en büyük müsaadatını natıktır. ( anlatır)