Ahmet Rasim'in kaleminden çıkmış olan Osmanlı Tarihi, bizde tarih eğitiminin salt bir kopyacılıktan ibaret olduğu düşüncesine karşı hareket ederek hazırlanmış olan bir eserdir.
Her Türk kendi tarihini bilmekle mükelleftir. Ruslar tarihlerini yazdıktan sonra milliyetlerini ispat edebildiler. Bu hakikat meydanda bulundukça tarihi eserlere vereceğimiz önemin ne kadar büyük olması gerekeceğini onaylamamak mümkün değildir. Bugün her bildiğimiz güçlü ve medeni milletler, tarihine sahip olan milletlerdir. Tarihi toplanmamış, bilim ve teknoloji ile ilgilenmemiş milletler henüz siyasi ve medeni terbiyesini tamamlamamış olanlardır.
"Tarihini bilmeyen millet yıkılır", diyor Ahmed Rasim kitaba yazdığı önsözünde.
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır.
Tarihine ve vatanına sahip çıkan bir nesillerin eksik olmaması dileğiyle…
1 04 1 Senesi Ramazanında İstanbul'un Hali: Recep Paşanın makam hırsı ve haince arzuları sebebiyle askerin ve şehrin içine düşen fıtne, Ramazan ayını hükümetsiz geçinneye sebep olmuştur. İstanbul'da sipahi kıyafetinde birtakım rezil şahıslar çoğalarak silahlı bir halde grup grup, semt semt gezmeye, toplu halde açıktan içki içip kafa çekmeye ve rezillikler ve şuçlar işlemeye başladılar, ayrıca dev resimleri gibi garip garip heykeller yaparak mahyalar2 1 kurdular: Bunlar önlerinde davul zuma, ellerinde meş'aleler Allah Allah diye mahalleleri geziyorlar, hdktan seyretme parası alıyorlar, vezirlerin, alimlerin ve zengin kişilerin kapılarına giderek her grup kendi güzellerini davul ve nakkare (22) ile oynatıp çuha kumaş ve para keseleri istiyorlardı. Bunların para isteyişleri hane sahibinin rütbesine göreydi. Verilmeyecek yahut tehir edilecek olursa meş'aleleri pencereli balkoniara doğru kaldırıp ya şu kadar kuruş, şu kadar çuha veya çukadar kumaş verirsiniz veyahut evinizi yakarız diye saçakları tutuşturuyorlar, bu şekilde ev sahibini aman etmeyin yapmayın demeye mecbur ediyorlardı. Fakat bu çapuleuların arkası bir türlü kesilmiyordu. Biri gidince diğeri meydana çıkıyordu. Bu şekilde ta bayrama kadar İstanbul'u oynaya oynaya soydular. Bayramda pek şatafatlı ve alaylıklı geçti. Yer yer salıncaklar kurdular. Devlet adamlarını ve memleketin büyüklerini balmumu ile düğüne davet eder gibi salıneağa davet ettiler ve saçı23 adına yüklü mallar istediler. Böylece salıncaklara yük yük kumaş, top top çuha ve çıkın çıkın paralar geldi. Hele bu rezilierin Ramazan gündüzleri açıktan oruç yiyerek tütün içerek gezmeleri, sokaklarda kadın ve çocuklara sataşmaları, içki içip dans ederek namusa tecavüze kalkışmaları azgınlıklarının derecesini gösteriyordu. Bayram bitince ulufelerini de aldılar. Evvelce pabuç almaya güçleri olmayan ayak takımı alçaklar sürü ve katar sahibi ağalar oldular. Memleketlerine çekildiler. Recep Paşa üç dört rakipten kurtulayım derken binlerce rakibe düştü.