Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihe mal olmuş siyasi başarılarının yanında hiç şüphe yok ki sanat ve kültür alanına ilişkin bıraktığı eserler en önemli vasıflarından birini oluşturur. Özellikle yüzyıllar içerisinde köklü birikimi ve eşsiz estetik bakışıy la şekillendirdiği sanat anlayışının mihenk taşı niteliğindeki mimari anıtları zamana meydan okuyarak halen ayakta durmaktadırlar. Osmanlının mimari mirası üzerine hazırlanan erserler çoğunlukla klasik dönem üzerine yoğunlaşmıştır. Son dönem Osmanlı mimarisi hem siyasi hem de kültürel açıdan ihmal edilmiştir. Kültür tarihi açısından bakıldığında batı özentisi bir yozlaşmanın yaşanınası nedeni ile sanat tarihçiler tarafından sevilmemiş ve gerekli ilgiden uzak kalmıştır. Ancak İstanbul'un çehresinin hızla değiştiği ve kentin siluetine damgasını vuran saraylar, köşkler, kışlalar, camiler ve birçok yeni yapı türünün inşa edildiği bu dönem Türklerin aksine gayrimüslimler
tarafından sahiplenilmiştir. Bunun sonucunda XIX. yüzyıl içerisinde mimarlık alanının tek hakimi olarak Rum ve Ermeniler görülmüş, özellikle Ermeni Balyan Ailesi mensupları ön plana çıkarılmıştır.
Selman Can tarafından hazırlanan bu çalışma bizlere son dönem Osmanlı mimarlığının günümüze kadar belletilmeye çalışılan yönleri dışında bilinmeyen unsurlarını ortaya koyarken aynı zamanda başta Ermeniler olmak üzere gayri m üslim unsurların ulusal bir bütünlük oluşturmak ve milli kimliklerini şekillendirmek için mimari alandaki başarıları bilinçli ve abartılı olarak kendi hisselerine mal ederek nasıl kullandıklarını da göstermektedir. Kurumsal olarak yayınıanmasına destek verdiğimiz bu araştırmanın kendi alanında önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyorum . ilerleyen dönemlerde benzeri çalışmaların artarak devam etmesi ve yayın hayatına kazandırılması en büyük temennimizdir.